15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü kapsamında Harvard Business Review (HBR) ile Tekfen Holding’in iş birliğinde ve Toros Tarım’ın da katkılarıyla düzenlenen “Tarımda Kadının Rolünü Güçlendirmek” başlıklı Webinar toplantısına Tabit Bilişim ve İletişim Teknolojileri A.Ş kurucu ortaklarından, sosyal girişimci Tülin Akın’da katılım sağladı.
Tülin Akın’a konuşmasında Akıllı Tarım Uygulamaları ve Teknolojileri ve Kadının Tarım Sektöründeki yeri ve Girişimleri hakkında sorular yöneltildi. Akın’ın yanıtları şöyle oldu:
*Türkiye’de çiftçilerin teknolojiye uzak olduğu yönünde bir algı var. Bu algıya katılıyor musunuz? Özellikle sürdürülebilirlik perspektifinden baktığınızda bu durum ne tarz riskler barındırıyor? TABİT’in çalışmaları bu alanları nasıl etkiliyor? Hangi çözümleri sunuyor?
Akın: “Aslında çiftçi teknolojiye uzak değil. Uzak kalmak zorunda kalıyor. Çünkü teknoloji hem finansal açıdan büyük yatırımlar gerektiren bir yenilik hem de çiftçiden teknolojiyi kullanma konusunda bilgi ve birikim istiyor. Yüksek maliyetler ve kullanabilir ölçekte olmaması sebebi ile çiftçi haklı olarak talep etmiyor. Tabi Tabit bu konuda çok iyi bir uygulama sahası konumunda. Niye çok önemli çünkü çiftçi genellikle görerek uygulama yoluna gidiyor. Başka birisi yaptığında bunu görüyor, sonuçları görüyor ve sonra diyor ki başarılı olunmuş ben de yapayım diyor. Dünya gıda tedariğinin %80’lik halkasını aile çiftçisi dediğimiz geleneksel çiftçiler oluşturuyor. Yalnızca %20 performans ile tarımda teknoloji uygulamaları yetersiz. Tabi biz Tabit ailesi olarak bir adım attık. Adım diyorum çünkü çok büyük bir sorunun çözüm noktasında henüz ilk aşamasındayız. Küçük adımlarla, yavaş fakat olumlu sonuçlar almayı umduğumuz ve aldığımız bir sürecin içinde ilerliyoruz.”
* İlk soruda sinyallerini verdiğiniz gibi tarımın teknolojiyle yeterince yakın olmamasının yanı sıra kadınlar ve teknoloji de yeterince yakın değil. Aradaki mesafeleri nasıl kapatabiliriz? Tarımı, kadını ve teknolojiyi birbirine nasıl yaklaştırabiliriz?
Akın: “Tabi sektörde çalışan kadınların sağlık problemleri, cilt yanıkları, iskelet hastalıkları gibi sorunları oluyor. Bunlara yönelik çözümler üretilmeli ve bunların meslek hastalıkları kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Onların sosyal güvencesi olmalı. Aslında bu noktada kadın-erkek ayrımı yapmak yanlış bir ifade şekli olur. Tekil noktadan sadece kadın veya sadece erkek olarak bakmaktan ziyade gençlik demeyi daha doğru buluyorum. Gençler çiftçiliği bir kariyer mesleği bir girişimcilik olarak görmüyor. Bunu gerçekleştirmemiz gerekli. Gençlerin kariyerlerinde Tarımı bir girişimcilik olarak görmesi gerekiyor. Teknolojiye erişim noktasında da çiftçinin bu basit sorunlarını çözecek yeni teknolojik yatırımlar yapılması gerek. Erişilebilir, uygulanabilir ve de uygun maliyetlerle bunun sağlanması gerekli. Devletin de bu konuda ön ayak olması yatırımları cazip hale getirmesi gerekli. Bu sorunlar sadece çiftçinin sorunu değil. Hepimizin sorunu. Günde üç öğün yemek yiyen tüketicinin de sorunu. Olaya bu şekilde yaklaşırsak ancak kalıcı çözümler üretebiliriz. Artık bu duruma kayıtsız kalamayız, tarımda teknolojiyi ve teknolojik uygulamaları kullanmak mecburiyetindeyiz çünkü iklim şartları bize bu konuda çok açık ikazlar veriyor.”